11 Şubat 2016 Perşembe
Köşe Başı
Hep hüzünlü şiirler geçiyor içimden, içimi acıtacak şarkılar dinliyorum. Dinlediğim her şarkı annemi hatırlatıyor. Kendimi hem çok şanslı hemde çok şanssız hissediyorum.Yazmak istediğim fakat yazamadığım okadar çok şey var ki. Toplasam kalemim dile gelse neler çıkacak ortaya biliyorum.
Resimde yapamıyorum. Hüznümü dökeceğim bir şey çizemiyorum..Ah o kahvede olmasa bogazımda kalacak acılar. Kahvemle kana karışıyor ...
Şimdi dışarı çıksam yağmurda ıslansam, sonra bir köşebaşına sığınsam, beklesem, Karanlık bastırmadan yine evime dönsem.....
Sanırım yağmura en çok Atilla İlhan yakışıyor...
ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili..
Resimde yapamıyorum. Hüznümü dökeceğim bir şey çizemiyorum..Ah o kahvede olmasa bogazımda kalacak acılar. Kahvemle kana karışıyor ...
Şimdi dışarı çıksam yağmurda ıslansam, sonra bir köşebaşına sığınsam, beklesem, Karanlık bastırmadan yine evime dönsem.....
Sanırım yağmura en çok Atilla İlhan yakışıyor...
ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili..
6 Şubat 2016 Cumartesi
Bilge Karasu
Bir kolu balık bir adam,ağzından insan başı bitivermiş bir balık,bacakları arasından boğazına dek bir balığın uzandığı adam,bir insanla çiftleşmiş bir balık,bir balıkla tekleşmiş bir adam,kendi kendiyle çiftleşen bir balık,kendi kendiyle çiftleşen bir adam...Sonu yok bunun.Biri yüzü binlercesi,çevresinde çılgınca hazlar içinde çırpınıp gerinen titreyip uzayan büzülüp genleşen yaratıklar;bir yaratık,bir esrikliğin çoğalıp durduğu bir haz yaratığı.Sonu yok.Hem balıkların çiftleşmesi ancak insanların oyun olsun diye yaptıkları resimlerde görülür.
94 senesinde tanıştım Bilge Karasu'nun kitaplarıyla, okumasam çıldıracaktım diye düşünürken Bilge Karasu "Bunlar yazmakla çıldırmaktan kurtulunur mu?" diyerek ikimizide çıldırmaktan kurtarmıştır.
Yağmur ve Şiir
“Yağmur yağıyor, ıslanıyor etraf.
Ağlasak kimse anlamaz değil mi?”
Oğuz Atay
Ne çok şiir yazılmış yağmura dair..
Kıskanmıyormuyum sanıyorsunuz bu şiirleri, hemde nasıl kıskanıyorum anlatamam.
Her yağmur yağdığında camın önünde hüzünlü dizelerin gelmesini bekliyorum.Sanki bana gelecek duygular önce sevdiğim şairlere uğramış. Beni es geçmişler,Bütün dile getirmek istediklerim dile gelmiş, bizede yağmura yakışacak şekilde okumak düşüyor......
“Dışarıya yağmur, yüreğime hasret,
fikrime sen.
Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden
bir bilsen.”
Cemal Süreya
“Belki yağmura da gerek kalmazdı, insanlar bu kadar kirli olmasaydı.”
Turgut Uyar
Yağmur yağdığında, şemsiyenizi evde unutun ...
Orhan Pamuk Kırmızı Saçlı Kız
Dün görür görmez aldım, bu kitabı. Orhan Pamuk denince eldeki tüm kitaplar bırakılabilir.Akşamın olmasını dörtgözle bekledim. Yatağa girer girmez okumaya başladım.Orhan Pamuğun son dört kitabındaki tat bundada vardı.
Orhan Pamuk’un romanları 63 dile çevrildi ve Türkiye’de 2, dünyada toplam 13 milyon sattı. Pamuk, dünyada edebiyat ve roman sanatı konularında verilen önemli pek çok ödülü kazandı. Benim Adım Kırmızı ve Kar adlı romanları tarihte en çok çevrilen ve en çok okunan Türkçe kitaplardır.
İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi?
Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?
Bu sorulara cevap arayayıp duracağınız bir kitap..
5 Şubat 2016 Cuma
Kent
KENT
"Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin.
Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam;
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada
gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca
yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın
aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın
ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın,
ne bir gemi var, ne de bir yol sana.
Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte,
yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.
Constantino KAVAFİS
Çeviri : Herkül Millas ve Özdemir İNCE
Ne severim bu şiiri
akdeniz'in dili olup konusan yunanli şairdir Kavafis . Şiirleri insana yasamin daha once hep gozden kacmis bir yonununu gosterir.